“Deprem Haftası’nı, asrın felaketinin açtığı yaraları sarmaya çalıştığımız, yitirilen şampiyon meleklerimizin hak ve hukukunun peşinden koştuğumuz, umutlarımızı enkaz altından çıkarmaya çalıştığımız, gelecek nesillere karşı bize düşen ödevlerimizi yerine getirmek için büyük bir kararlılıkla emek harcadığımız bir dönemde idrak ediyoruz.

Devletimizin tüm kurumlarıyla bilimin ışığında teknolojiyi ve dünyayı daha da yakından takip ederek her olasılığa hazır, her koşulda aktif, hızlı ve sistemli bir şekilde, sahip olduğu çalışma mekanizmasını daha da ileri noktalara taşıması için gerekli tüm adımların atılmasına devam ederken, diğer yandan, içerisinden geçmekte olduğumuz süreçte alanında uzman kişilerin görüşleri doğrultusunda, olası afetlerin riskini asgariye indirecek kararları ivedilikle yaşama geçirmek için başlattığımız çalışmalar tüm hızıyla sürmektedir ve sürecektir.

İlgili tüm paydaşların ortak akıl çerçevesinde bir araya gelerek bilimin ışığında üretilecek kararlarla insanımızın can ve mal güvenliğiyle ilgili atılacak olan her türlü siyasi adım, hiç kuşkusuz yüreğimizi kanatan deprem faciasının bir kez daha böylesi yaralar açmaması adına izlenecek en sarih yoldur.
Mevcut yapılarda kullanılan inşaat malzemelerinin standartlara uygunluğunu incelemek, yapı statiği kapsamında bina güvenilirliğini ölçmek ve zemin etüdü ile ilgili değerlendirmeleri yapmanın yanı sıra mimarlar ve mühendislerce yürütülen mesleki kontrolörlük hizmetlerinin güçlendirilmesi ve ilgili meslek sahiplerinin yetkilerinin artırılması, şantiyelerde iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin daha sıkı uygulanması için kalifiye personel sayısının artırılması, yine ilgili meslek sahiplerinin yetkilerinin artırılması ve denetimlerin sıklaştırılması konusunda halkın beklentilerine odaklanmak, gelecek nesillere yönelik vicdani bir sorumluluktur.

Anımsanacağı üzere başkanlık ettiğim Bakanlar Kurulu’nda alınan kararlara istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne, Adıyaman Valiliği’ne, Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı’na İsias Hotel’in çökmesiyle ilgili adli soruşturma başlatılması ve binanın enkazı kaldırılmadan numune alınması yönündeki taleplerimize ek olarak şahsım tarafından ilgili makamlarla gerçekleştirilen görüşmelerin ardından Türkiye Cumhuriyeti konuyla yakından ilgilenmiş, İsias Hotel’de yaşanan yıkımın sorumluları tutuklanarak yargı sürecinin ilk adımları atılmıştır.

Türkiye Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile görüşmemin ardından, İsias Hotel davasında herhangi bir gizlilik olmadığı, davanın şeffaflıkla görüşüleceğinin altı çizilmiştir.
Hukuken yürütülecek olan sürecin her adımını, Cumhurbaşkanı olarak büyük bir titizlik ve sorumluluk duygusuyla yakından takip etmekte kararlı olduğumu ve bunun, kaybettiğimiz insanlara ve değerli ailelerine karşı vicdani bir yükümlülük olduğuna vurgu yapmak istiyorum.
Kamu vicdanını derinden kanatan, toplumumuzda büyük bir infial yaratan bu felaketin sorumlularıyla ilgili adalet yerini bulana kadar yürütmekte olduğum ikili temaslara devam etmekten asla imtina etmeyeceğimi değerli halkımla paylaşıyor, depremde yitirdiğimiz canlarımıza Allah’tan bir kere daha rahmet, yaslı ailelerine sabır diliyorum.”