EN

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Gülseren Eğitim Kışlası’nda mücahitlerle bir araya geldi

“Türk ulusunun kopmaz bir parçasıyız” 

Fotoğraflar



Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Gülseren Eğitim Kışlası’nda mücahitlerle bir araya geldi.

Konuşmasında, hayatın mücadele ile dolu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, kendisinin de uzun yıllar yurt dışında yaşadığını, gönlünde vatan sevgisi taşıdığını ve Kıbrıs hadiselerinin içerisine doğmuş biri olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, rahmetli babasını yâd ederek kendisine her zaman Kıbrıs’ta iki eşit halkın olduğunu, Kıbrıs halkının, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör ülke olduğunu söylediğini ifade etti.

Kıbrıs’ta yaşananların her zaman ailesinin içerisinde konuşulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Adası’nın Doğu Akdeniz’de önemli bir yer olduğunu ve buranın kimin olacağına dair tartışmaların yıllarca sürdüğünü belirtti. 

 “Osmanlılar 80 bin şehit vererek bu adayı almıştır. Yunanlıların da kendi ibadetlerini yapabilmelerine izin vermiştir. Çok zaman geçmeden Yunanistan’daki ayaklanmalar başladıktan sonra adaya da bunun yankıları gelmiştir. Kendilerini Venediklilerden kurtaran Osmanlı Devleti’ne karşı bir hareketlilik başlamıştır.

Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu’na başkaldırıp kendi bağımsızlığını elde edince aynı hareketler adada da görülmeye ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için mücadele etmeye başlamışlardır.  
Adanın yüzde 20’si vakıflara aitti. Ada genelinde Kıbrıs Türkü’nün malları ise yüzde 50 civarındaydı. 

Türkiye Cumhuriyeti 40 mil uzaklıkta güçlü bir ülkedir. Hiçbir zaman Kıbrıs’ı kaderine terk etmemiş ve her zaman yanımızda olmuştur. 
Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması, NATO’da bir çatlağa sebep olacaktı. Hâlâ adadaki Kıbrıs Türkü’nün egemenliği tartışılmaktadır. Bize, ‘siz egemen değilsiniz’ diyorlar. Güneydeki Kıbrıs Cumhuriyeti, bütün adanın tek tanınmış devleti oluyor. Şu anda bir ateşkes vardır. Bir antlaşmanın olabilmesi için birtakım süreçlerden geçiyoruz. Bu, bize yapılan büyük bir haksızlıktır. Biz buranın öz insanı olarak egemen değilmişiz. Rum, 4 Mart 1964’teki kararla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanınmış devleti oluyor. Hedef, Kıbrıs Türkü’nü adadan atmak ve pes ettirmektir. Kanlı Noel, Taşkent, Ayvasıl… Daha niceleri… Yapılan zulüm ve soykırım ortadadır. Böyle durumlarda müktesep egemenlik hakkı olan ve sistemin dışına itilen halkın da devlet kurma hakkı vardır. Biz ayrı bir halkız. Bizim kendi tarihimiz, dilimiz ve dinimiz vardır. 

Biz ayrı bir devlet olma statüsünü hak ediyoruz. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’yla hem kuzeye hem güneye barış ve huzur gelmiştir. Bu harekât karadan, denizden ve havadan gerçekleştirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, adada yeni bir dönem başlatmıştır. KKTC’nin temelleri o günlerde atılmış ve bugünlere kadar gelebildik. Çok şey başardık. Bir halkın var olabilmesi için mücadele verdik.

Hakkımızı sonuna kadar savunacağız. Karşı tarafın oynadığı oyun bellidir. ‘Kıbrıs Türkü’nün egemenliğini nasıl ortadan kaldırırız’ diye düşünmektedirler. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin otoritesinin kuzeye de yayılması için çabalıyorlar. Milli siyaset, Kıbrıs’ta bir antlaşma olacaksa iki egemen eşit devletin iş birliğiyle olabilir diyor. Bundan geri adım olmaz. Onurlu bir şekilde yaşayabilmemiz için egemenliğimiz önemlidir. Kuzeyde Annan Planı’na evet dedik. Güneyde ise hayır. Türkiye Cumhuriyeti’ne sormadan güney Kıbrıs tek başına Avrupa Birliği’ne alındı. 
Biz, her zaman kendimizi büyük Türk milletinin kopmaz bir parçası olarak gördük. Kıbrıs Türkü en az Rumlar kadar egemendir. 

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu’nda Kıbrıs Türklerine yönelik ambargoların kaldırılması için bir konuşma yapmıştır. Zulüm niteliğindeki çağ dışı olan bu izolasyonların kaldırılması ve KKTC’nin ayrı bir yapı olarak tanınması gerektiğini söylemiştir. Türk Devletleri Teşkilatı’na Anayasal adımızla gözlemci üye olarak kabul edilmemiz de çok önemlidir. Bizim bu adadaki varlığımız barış, huzur ve güvenlik için Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün devam etmesi ve Türk askerinin caydırıcı bir güç olarak adada kalması gerekmektedir. Bunun iki taraf da faydası vardır. 1974’ten sonra adada barış devam etmektedir. 
Karada, denizde ve havada bu yapıyı sürdürebilmek önemlidir. KKTC gerçeği yavaş yavaş kabul görmektedir. 
Yapılan çalışmalarla KKTC daha da gelişecektir. Yok olma aşamasından bu noktalara kadar geldik. Bu saatten sonra egemenliğimizden taviz vermemiz söz konusu değildir. Biz bu adada barışın devam etmesini istiyoruz. İki taraf olarak elektrik, su ve doğal gaz konularında iş birliği içerisinde anlaşabiliriz. Bu, adanın ekonomisine ve çevreye katkı sağlayacaktır. Bununla birlikte KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki önemi bir kez daha artacaktır. Turizm, eğitim ve tarım alanında daha da gelişmekteyiz. Bu adada alınan tedbirler hayati öneme sahiptir. Halkımıza barış, refah ve mutluluk içerisinde egemen bir devlet sunmak, hedefimizdir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar mücahitlere, yaptıkları özverili çalışmalardan dolayı teşekkür ederek görevlerinde başarılar diledi.