Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın İnsan Hakları Günü mesajı
“Temennim, güçlünün güçsüz üzerinde tahakküm kurmadığı, mazlum tüm halkların esaretten kurtulduğu çok daha adil bir dünya yaratılmasıdır”
Birleşmiş Milletler’in 10 Aralık 1948 tarihli genel kurulunda, evrensel insan haklarının küresel ölçekte korunmasına yönelik kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi; bu yönde atılan ilk ve en güçlü somut adım olarak tanımlanmakta, 10 Aralık günü bu nedenle İnsan Hakları Günü olarak anılmaktadır.
Çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi taşıyan devletimiz de bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin korunarak geliştirilmesini kendisine ilke edinerek, ırk, renk, din, cinsiyet, dil, siyasi veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum veya diğer statüler sebebiyle ayrımı gözetmeksizin her bireyin doğal insan haklarına sahip olduğunu vurgulayan bu bildirgeyi temel almıştır.
Bireysel ve toplumsal bazda, yakın tarihinde her türlü insanlık dışı mezalimi yaşamış, en temel insanlık hakları gasp edilerek gettolara hapsedilmiş Kıbrıs Türk Halkı, insan hak ve özgürlükleri kavramanın ne denli önemli olduğunu yaşamış olduğu acı deneyimlerden ötürü çok iyi bilmektedir.
Ortaklık cumhuriyetinden silah yoluyla kovulan, yıllarca şiddettin her türlü biçimine maruz kalmış, özgür, güvenlik içerisinde ve onurlu bir yaşama ulaşma uğruna türlü bedeller ödemiş Kıbrıs Türkü, bugün müktesep haklarına sahip çıktığı ve toplumsal bazda en temel hakkı olan “self determinasyon” hakkını kullandığı için insanlık dışı izolasyon ve kısıtlamalarla ne yazık ki cezalandırılmaktadır.
Kıbrıs Türk Halkı’nın, haklı taleplerini ve tarihsel travmalarından ötürü yaşadığı en insani endişelerini dahi dikkate almayarak bir halkı tutsak etme ve esaret altında yaşatma hedefi taşıyan bu çağa aykırı bahse konu ambargolarla ilgili sergilenen bu tutum endişe verici olduğu kadar, çözüm çabalarına da engel teşkil etmektedir.
Kıbrıs Türkü’nün haklı taleplerine, müktesep haklarına karşı kör ve sağır olunan bu türden yaklaşımlara dikkat çekmek, yakın geçmişinde insan hakkı ihlallerinin en yıkıcısını yaşamış bir Halk’ın Cumhurbaşkanı olarak en temel sorumluluğum arasındadır.
Dünyada yaşayan her bir bireyin adil ve eşit ölçekte sahip olması gereken bir kavram olan insan haklarının global ölçekte korunup geliştirilmesi hedeflenen böylesi önemli bir günde, en büyük temennim, güçlünün güçsüz üzerinde tahakküm kurmadığı, mazlum tüm halkların esaretten kurtulduğu çok daha adil bir dünya yaratılmasıdır.