EN

EOKA terör örgütünün 1 Nisan 1955 tarihinde silahlı eylemlere başlamasını değerlendiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar;   “Halkımızı terör örgütlerinin insafına bırakmamız mümkün değildir”


 
 
Kıbrıs’ı bir Helen adası yapabilmek amacıyla Rum-Yunan liderliğinin organize ettiği EOKA terör örgütünün 1 Nisan 1955 tarihinde silahlı eylemlere başlamasının 67. yıl dönümünde Rum-Yunan zihniyetinin hâlâ daha değişmediğini ve gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller peşinde koşmakta olduklarını görmekteyiz.
 

İlk bildirisinde, hedefini “Türk ulusunun bir uzantısı olan Kıbrıs Türklerini adadan atmak ve Enosis’i gerçekleştirmektir” şeklinde açıklayan EOKA terör örgütü, silahlı eylemlere başlarken, Kıbrıs’ı kan gölüne çevirmiş, katliam ve acılarla dolu bir dönemi başlatmıştır.
 
EOKA terör örgütü eylemlere ilk önce İngilizleri hedef alırken, kısa bir süre sonra da Kıbrıs Türklerine yönelik saldırılara başlamıştı. 1955- 1958 döneminde kentlerdeki Türk bölgeleri, Türk köyleri, kutsal ve dini yerlerimiz EOKA’nın saldırılarına uğrarken, savunmasız vatandaşlarımız da katledilmişti. Bu saldırılara karşı Kıbrıs Türk halkını savunmak ve korumak amacıyla Türk Mukavemet Teşkilatı kurulurken, TMT’nin direnişi sonrasında da Kıbrıs Türk halkının eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ulaşıldı. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni  “Enosis’e bir sıçrama tahtası” olarak değerlendiren Rum liderliği hazırlanan Akritas Planı doğrultusunda 21 Aralık 1963 tarihinde Kanlı Noel saldırılarını başlattı. Hedef yine, Kıbrıs Türk halkını yok edip, Kıbrıs’ı bir Helen adası yapmaktı.  

Kıbrıs Cumhuriyeti silah zoruyla Rum devletine dönüştürülürken, 1963-1974 döneminde yüzlerce köyümüz saldırıya uğramış, binlerce insanımız göç etmek zorunda kalmış, halkımız soykırıma uğramıştır. Bu katliamların ve vahşetin sorumluları da EOKA terör örgütünü oluşturan ve destekleyen Rum liderliği ile Yunanistan’dır. 

Yunan Cuntası ile Kıbrıs’taki işbirlikçileri ve EOKA tarafından 15 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen darbenin de hedefi Kıbrıs Türk halkını yok edip, Kıbrıs’ı bir Helen adası yapmaktı. Anavatan Türkiye, 20 Temmuz 1974 sabahı Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmemiş olsaydı, Kıbrıs’ta tek bir Türk bile sağ bırakılmayacaktı.

Ortada bütün bu gerçekler dururken, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile Rum liderlerinin  Yunan ayaklanması ile EOKA terör örgütünün silahlı eylemlere başlamasının yıl dönümünde yapmış oldukları açıklamalar oldukça dikkat çekicidir.  Anastasiadis “EOKA mücadelesinden ilham aldıklarını” söylerken, düzenlenen törenlerde “Kıbrıs Helen adasıdır, Türkler dışarı” şeklinde sloganların atılması da Rum zihniyetinin değişmediğini göstermektedir.
Bu arada “Türk askeri Kıbrıs’tan gitmeden ve Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılmadan çözüm olamaz” şeklindeki açıklamalar da bir diğer dikkat çekici husustur.
Rum tarafına, Kıbrıs konusuyla ilgili olarak tüm iyi niyetimiz ve samimiyetimizle diyalog çağrılarımız devam ederken, Rum liderliğinin hâlâ daha gerçekleşmesi mümkün olmayan EOKA terör örgütünün hayalleri peşinde koşması,  gerginlik ve düşmanlık yaratıcı açıklamalarda bulunması kabul edilemez.
Ukrayna’da yaşanan olaylar, Kıbrıs Türk halkı için Türk askeri varlığı ve Türkiye’nin garantörlüğünün ne kadar gerekli ve yaşamsal olduğunu bir kez daha gösterirken, Türk askeri ile Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçmemiz asla mümkün değildir. 1974 öncesinin karanlık günlerine dönmeyeceğimiz gibi halkımızı da EOKA gibi terör örgütlerinin insafına terk edemeyiz.