Kapalı Maraş açılımıyla ilgili olarak açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar;
“MARAŞ’TA 2’NCİ ADIM ULUSLARARASI HUKUK İLE İNSAN HAKLARINA UYGUN VE MAĞDURİYETLERİN GİDERİLMESİ İÇİN ATILMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın kapalı Maraş açılımı ve Rum-AB tutumuyla ilgili olarak yaptığı açıklama şöyle;
“Rum Yönetimi , geçmişten bu yana yaptığımız diyalog ve uzlaşı çağrılarına olumsuz yanıt verirken, köhnemiş hakimiyetçi zihniyetini ve Kıbrıs’ın tümüne sahip çıkma girişimlerini sürdürmektedir. Elbette ki buna karşı seyirci kalmamız mümkün değildir.
Rum Yönetimi, federal temele dayalı özüm şekli ile halkımızı azınlık yapmayı hedeflerken bir diğer hedefi de Türkiye’nin garantörlüğü aldırmak ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmaktır. Kıbrıs konusuyla ilgili 1968 yılında başlayan müzakere süreçleri de Rum tarafının olumsuz tutumu nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanırken, özellikle Annan Planı referandumu ve Crans Montana’da yaşananlar federal temele dayalı bir çözüm şeklinin mümkün olmadığını bir kez daha göstermiştir. Bunların neticesinde de Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olan egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm tarafımızdan gündeme getirilmiş ve Cenevre’de müzakere masasına konulmuştur. Bu çözüm önerimizden geri adım atmamız da asla mümkün değildir.
Bu arada, 47 yıldır çürümeye terk edilen kapalı Maraş konusunda da 2020 yılında büyük büyük bir açılım başlatılmış, uluslararası hukuk dikkate alınarak Kapalı Maraş’ta kamuya ait bazı bölgeler ile deniz sahilinin bir bölümü halkın kullanımına açılmıştır. Bu açılımın yankıları devam ederken, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 47’nci yıldönümünde açıklamış olduğum gibi kapalı Maraş açılımının ikinci aşamasına geçmiş bulunuyoruz.
Buna göre de; KKTC’nin bir parçası olan kapalı Maraş’ı açma kararımız, yıllardan beridir mallarına ve mülklerine gidemeyen eski sakinlerinin ve hak sahiplerinin mülklerinin iadesini mümkün kılacak son derece önemli bir açılımdır. Amacımız mağduriyetleri gidermektir. Bu açılım Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede kapalı Maraş’ın yüzde üç buçuğuna tekabül eden bölgenin askeri bölge statüsü kaldırılmıştır. Bu adımla iade talebiyle başvura hak sahiplerine Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bu yönde bir karar vermesine olanak sağlanacaktır.
Bu açılım, uluslararası hukuka ve insan haklarına uygun bir şekilde gündeme getirilirken, AB ile bazı ülkelerden güç ve cesaret alan Rum Yönetimi, bu açılımı engellemeye yönelik olarak her yolu ve yöntemi kullanmakta, Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuracak olan kendi vatandaşlarını tehdit etmekte, korku salmaktadır. Bunların yansıra üçüncü ülke vatandaşlarının da Güney’den KKTC’ne geçişleri çeşitli gerekçelerle engellenmektedir. İşte insan haklarına aykırı olan Rum Yönetimi’nin bu tutumudur.
Annan Planı ile ilgili referandum sürecinde “Kıbrıs Türkleri evet derse izolasyonlar ile ambargolar kaldırılacak, Kıbrıs Türkleri açıkta ve soğukta bırakılmayacak” sözlerini veren AB, bu sözlerin bir tekini bile yerine getirmezken, “hayır” diyen Rum tarafını tek yanlı ve haksız bir şekilde üyeliğe almıştır. Verdiği sözleri yerine getirmeyen, Kıbrıs Türk halkının haklarını ayaklar atında çiğneyen AB, şimdi ise kapalı Maraş açılımımıza karşı çıkarken, Rum yanılışı bir tutumla uluslararası hukuktan ve insan haklarından bahsetmektedir. Bu da AB’nin ne kadar ilkesiz ve iki yüzlü olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Uluslararası hukuk ile insan haklarını, Kıbrıs Türk halkı katledilirken, katliam çukurlarına gömülürken, aç ve susuz bırakılırken, bütün hakları ayaklar atında çiğnenirken seyirci kalanlardan öğrenecek değiliz. Kim ne yaparsa yapsın, kim ne söylerse söylesin Anavatan Türkiye tarafında desteklenen egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm önerimiz müzakere masasındadır. Kapalı Maraş açılımımız da devam edecektir. Asla geriye dönüş olmayacaktır.”