Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar, Rum lider Anastasiadis'le aynı gün ve ayrı ayrı olacak şekilde, 25 Haziran 2021 tarihinde BM Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres ile Brüksel'de bir araya gelmişti. BM Genel Sekreteri'yle yaptığı görüşmede Cumhurbaşkanımız, Kıbrıs Türk tarafının Cenevre'de gerçekleştirilen 5+BM gayrı resmi toplantısında masaya koyduğu egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki Devletin iş birliği önerisini hem Kıbrıs Adası'na hem de bölgemize yapacağı olumlu katkılar çerçevesinde ayrıntılarıyla anlatmıştı. BM Genel Sekreteri de bu görüşmede, diğer konular yanında, tarafların Eylül ayının ikinci yarısında BM Genel Kurulu toplantıları çerçevesinde New York'ta olacaklarını da göz önünde bulundurarak, iki tarafla ayrı ayrı ikili görüşme yapacak olmasının yanı sıra, Rum liderle bir akşam yemeğinde kendisinin de katılımıyla gayrıresmi olarak bir araya gelip gelemeyeceği fikrini Sayın Cumhurbaşkanımızla paylaşmıştı.

Sayın Cumhurbaşkanımız Rum lider Anastasiadis'le, BM Genel Sekreteri'nin New York'ta gayri resmi bu üçlü görüşmeyi düzenlemeye karar vermesi ve davet etmesi halinde, bir araya gelmeye hazır olduğunu muhtelif vesilelerle ifade etmiş, en son da 22 Ağustos tarihinde yapmış olduğu açıklamayla bu yaklaşımını kamuoyuyla paylaşmıştır. Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Ergün Olgun da 20 Ağustos tarihinde BM üst düzey görevlisi Lute'la yapmış olduğu telefon görüşmesinde, New York'ta yapılması planlanan gayri resmi görüşmenin lojistik detaylarına ilişkin olarak Mavroyannis'le bir araya gelmeye hazır olduğunu ifade etmişti.

BM üst düzey yetkilisinin adayı ziyaretine ilişkin olarak ise, önce Ağustos sonu, ardından Eylül başı Kıbrıs Adası'na gelmeyi planladığını duyurmasının ardından, 3 Eylül tarihinde yine telefon aracılığıyla yapılan görüşmede Özel Temsilci Olgun bu konuyu gündeme getirmiş ve Lute da cevaben BM Genel Kurulu öncesi adaya herhangi bir ziyaret yapmayı planlamadığı yanıtını vermiştir. 
 
Tüm bu gerçeklere rağmen, Rum liderliğince Kıbrıs Türk tarafını suçlama ve imaj yaratma amacıyla yapılan bu açıklamalar, Anastasiadis'in son zamanlarda inandırıcılığını tamamen yitirdiğine dair içte ve dışta aldığı eleştirileri ört bas etmeye yönelik çabalar olarak değerlendirilmektedir.