“Ülkemizde tarihi birikimin mirası, yeteri kadar korunmuyor”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında, Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ev sahipliğinde Dünya Barış Üniversitesi, Sürekli Eğitim ve Araştırma, Turizm Araştırma, Geliştirme ve Uygulamaları Merkezi tarafından düzenlenen "KKTC’de Sürdürülebilir Kültürel Miras Paneli’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında, Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ev sahipliğinde Dünya Barış Üniversitesi, Sürekli Eğitim ve Araştırma, Turizm Araştırma, Geliştirme ve Uygulamaları Merkezi tarafından düzenlenen "KKTC’de Sürdürülebilir Kültürel Miras Paneli’ne katıldı.
Sibel Tatar, Lefkoşa Yunus Emre Enstitüsü’nde gerçekleşen panelde yaptığı konuşmada kültürel mirasın aynı toplumdaki insanların ortak geçmişlerini anlatan, tarihi birikimlerini ortaya koyan, soyut ve somut olmak üzere sadece üzerinde bulunduğu toplum ve gelecek kuşakları için değil, tüm insanlık için anlam ifade eden bir zenginlik olduğunu belirtti.
Kıbrıs tarihi ve kültürünün de oldukça zengin olduğunu ifade eden Sibel Tatar, ülkemizde kültürel mirasının, yeteri kadar korunmadığını ifade etti.
Sibel Tatar, "Kendi ülkemizdeki bu mirasa sahip çıkmak için ne yapıyoruz?’ diye özeleştiri yapmamız gerekir" diyerek, yapılmadığı takdirde gelecekte bu mirasın çok küçük bir parçasının kalacağına işaret etti.
“Kültürel değerlerimiz, çok büyük bir zenginliktir” diyen Sibel Tatar, ülkenin kültürel mirastan turizm açısından yeteri kadar faydalanıldığını düşünmediğini ifade etti.
Turizmde kültürün yeteri kadar faydalandırılmadığını kaydeden Sibel Tatar, şöyle devam etti:
“Kültürel mirasımıza önem veriyorsak, önce onu korumak ve ortaya çıkarmak yolunda çalışmalıyız. Kültürel mirasımızın birçok örnekleri adamızda atıl durumda, ilgilenilmemiş... Dolayısıyla da kültürel mirasımız, ekolojik olarak da doğa olarak da birçok zarara uğruyor. Aynı zamanda korunmamış ve sahip çıkılmamış bir durumdadır.”
Sibel Tatar, doğru yaklaşımla hareket eden ülkeleri hayranlıkla izlediğini belirterek, ülkemizde de bu yaklaşımın olması gerektiğini düşündüğünü dile getirdi.
Tarihten örnek veren Sibel Tatar, Polonya’nın ikinci dünya savaşında Varşova şehri yerle bir edilmeden önce kültürel miraslarının projelerini korumaya aldığını ve savaş sonrası şehri aynen tekrar inşaa ettiklerini, Fransa’nın da tarihi ve sanat eserleri ile mimari projelerini korumaya aldığını kaydetti.
Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Kıbrıs’taki kültürel miras zenginliğinin her zaman farkında olduğunu anlatan Sibel Tatar, kültürel mirasın korunması, keşfedilmesi ve canlandırılması için Cumhurbaşkanlığı himayelerinde çalıştığını vurguladı.
Sibel Tatar, Cumhurbaşkanlığı olarak kültüre sahip çıkmak, farkındalık yaratmak, aynı zamanda, üzeri örtülmüş ya da kullanılmayan bazı kültürel değerleri kullanmak amacıyla bazı projeleri hayata geçirdiklerini ifade etti.
Konusunda uzman ve deneyimli kişilerle Cumhurbaşkanlığında projeler yaptıklarını dile getiren Sibel Tatar, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Sibel Tatar öncülüğünde İpeğin Kuzey Kıbrıs’ta Yeniden Doğuşu Projesini ve Kozada markasını anlattı.
Sibel Tatar, ipeğin dünyada yüzyıllar boyu önemini korumuş bir ürün olduğunu dile getirdi, Kıbrıs’ta da ipeğin tarih boyu en çok kıymet verilen en çok gelir sağlayan ürünlerden olduğunu ifade etti.
Kıbrıs kapıları ve sandıkları üzerine kitap çalışması sürdürdüklerini de dile getiren Sibel Tatar, baharda bu konuda hazırlanan kitabın lansmanını gerçekleştireceklerini belirtti.
Ülkeye arşiv niteliğinde bir kültürel miras çalışması kazandırmak amacında olduklarını söyleyen Sibel Tatar, kapıların replikalarının da yapıldığını ve “Kıbrıs Türk Tarih, Kültür ve Millî Mücadele Müzesi” sergilendiğini kaydetti.
Sandıklarla ilgili çalışmanın da sürdüğünü ifade eden Sibel Tatar, geleneksel olarak çeyiz sandığı şeklinde elden ele geçen sandıkların hem evin önemli bir eşyası olduğunu hem de kendi bölgesinin desen ve motiflerinin taşıdığını anlattı.
Sibel Tatar bu sandıkların da yakın zamanda müzede sergileneceğini dile getirdi.
"Keçada" markası ile keçeden ürünler üretmeye başlayacaklarını da dile getiren Tatar, çöpe atılan koyun ve keçi yünleriyle hazırlanacak ürünlerin lansmanını önümüzdeki günlerde yapacaklarını söyledi.
Kıbrıs mutfağının çok zengin bir mutfak olduğunu ancak yeteri kadar değerlendirilmediğini de dile getiren Sibel Tatar, bu yönde yaptıkları çalışmaları anlattı.
Alanında uzman üç önemli isimle, Lüzinyan mutfağından yemeklerin dahi olduğu bir yemek kitabının lansmanını Mayıs ayında yapacaklarını kaydeden Sibel Tatar, 140’ın üzerinde tarif içeren kitabın kaliteli bir detaylı arşiv çalışması olacağını belirtti.
Dünyanın en küçük cüce fil ve cüce suaygırlarının da adada yaşadığını ifade eden Sibel Tatar, iki yıl önce MTA’dan davet ettikleri uzmanlarla yaptıkları çalışmalara değindi. Girne Kalesi’nde bulunan fosillerin o güne kadar ne fosili olduğunun tespit edilemediğini, yapılan çalışmalar sonucu bunların dörtte üçünün suaygırı fosili olduğunun tespit edildiğini söyleyen Sibel Tatar, “Şu an bu fosillerin temizliği yapılıyor, kısa süre içinde cüce su aygırlarının fosillerini, halkla, çocuklarımızla, turistle paylaşacağız” dedi.
Bununla birlikte depolarda cüce fille ilgili herhangi bir fosile rastlamadıklarını da anlatan Sibel Tatar, bu fosillerin yerini bildiklerini, bununla ilgili arkeolojik çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti.
Panelde ayrıca Kültürel Miras Teknik Komitesi Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Teknik Komiteler Koordinatör Yardımcısı Ali Tuncay, Kültürel Miras Teknik Komitesi Çalışmaları hakkında bilgi verdi.